SoN Dakika

La casa de papel başladı

La casa de papel öncelikle ispanya’nın “antenna 3” kanalında geçtiğimiz mayıs- kasım ayları arasında toplam 15 bölüm halinde yayınlandı. Reyting rekorları kıran ve çağın en popüler dizisi olan “la casa de papel” ondan sonra netflix’in yayın haklarını alması ile internet platformlarına da taşındı. Yüksek reytingleri ve izlenme oranlarıyla kısa zamanda çoğu izleyicinin favori dizisi oldu ve olmaya devam ediyor. 


Aynı zamanda dünya çapında da birçok ödül aldı. “prison break” gibi başarılı dizileri bile solda sıfır bırakan reyting sonuçları ve müspet izleyici yorumları ile dönemin en fazlaca mevzuşulan dizisi de diyebiliriz.

Dizi aksiyon, gerilim ve kapitalizme karşı olan felsefesini seyirciye başarılı bir şekilde aktarmayı başarıyor. Hiç bir sahnede seyirci gereksiz yere oyalanmıyor ve her olay son sürat heyecanla mantıklı bir halde ilerliyor. Bu da çoğu bireyin diziyi başladığı gibi tek solukta izleyerek bitirmesine niçin oluyor(ilk defa bir diziyi eve kapanıp 2 günde bitirdim. çoğu izleyici de yorumlarında böyle bir bağımlılığa neden olduğundan bahsetmiş ...) bunun yanında, çoğu soygun temalı dizi ve filmimizde banka işlenirken bu dizide darphane soygunu işleniyor. Bu da orijinalliği ve farklı konsepti ile izleyiciye alıştığı haricinde bir senaryo sunuyor.


“tarihin en büyük soygunu: 2.4 milyar dolar. Kimsenin parasını çalmayacağız çünkü bu sefer biz basıyoruz !”

“birinci ve en önemli kural: kimseye zarar verilmeyecek ve kan dökülmeyecek, halkın bizi sevip desteklemesini sağlayacağız”


La casa de papel oyuncuları

Nairobi: (para uzmanı) (nitelik kontrol şefi)
Benim favori karakterim. Neşe dolu, muhabbeti güzel, samimi şahıs. Genç yaşta yaşadığı uyuşturucu bağlarımlılığı ve anne olma durumları gibi hayata erken atılmanın zorluklarını aşmaya ve kendine yeni bir hayat kurmaya çalışan karakter. 
Tokio: (tomb raider) 
Tek kelimeyle “albeni”. Hani şeytan tüyü dediğimiz şeyin bolca bulunmuş olduğu karakter. Bakışı, yürüyüşü ile herkesi elinde oynatabilecek bir çekiciliği var. Soğuk, çılgın, akıllı ve bolca artistik aksiyon sahnesine haiz karakter(o motorla uçma ve kalaşnikof sahneleri neydi cidden ! Wowowow...). 
Rio: (kod uzmanı, bilgisayar kurdu) (elektronik ve bilgisayar uzmanı)
Hem yakışıklı hem tatlı, her genç kızın hayali fakat bir de hırsız olmasa dediğimiz bir tip... Biraz kötü yola düşmüş saf çocuk karakteri var aslına bakarsak çünkü arada ailesini özleyip tuvalette ağlıyor. Ekibin en genç üyesi olduğu için de ekibin en cılız halkası aslına bakarsak. Ama 6 yaşından beri kod makaleyor ve bu mevzuda uzman kısaca tam bir hacker. Bu da onu soygun için ekibin vazgeçilmez bir üyesi yapıyor.
Moscow: (tünel kazıcı)
Tatlı amcamız. Oturup karşılıklı çay içerken size gençlik senelerını anlatıp cüzdanından torunlarının fotoğraflarını gösterecekmiş izlenimi veren sıcak bir karakter. Aynı zamanda denver’in babası.
Denver: (kavgacı bar çocuğu)
Kavgacı ve kör cesareti çoğu durumda ekibin işine yarıyor fakat arada dalgınlıkları nedeniyle zor durumlara da niçin oluyor. özünde iyi niyetli ve pak bir karakter ancak eşkıya manzaraü ve kavgacı yapısı başta itici geliyor. Her neyse tanıyın seversiniz. Herkes aşık olunca tatlılaşır genellemesinin canlı örneği...
Oslo ve helsinki: (badigartlar)
Cüsseli abilerimiz. Pek mevzuşmuyorlar ama duruşları ve heybetleri yeter. Vikinglerin gemi mürettebatından diziye dahil olmuş gibiler. Hatta arada  silahlarını bırakıp “neutrogena” el kremlerini sürseler absürt kaçmaz.
Berlin: (hannibal)
çoğu bireyin favori karakteri. Kan donduran komiklikleri ve felsefik cümleleri ile malum biri. Bununla birlikte da narsist ve psikopat. Hannibal tarzı soğukkanlılığı ve esprileri ile meşhur, profesörün soygunu yönetirken baş adam olarak kullandığı şahıs. Ben oraya soyguna değil ölmeye gidiyorum felsefesini iliklerine kadar yaşıyor.
Profesör: ( süper zeka patron ve koruyucu melek)
Ekibin başı. Soygunu organize eden ve babasının tamamlayamadığı hayali gerçekleştirmek için aylarca hatta yılarca çalışan ve her ihtimali düşünen harika zeka. Bununla birlikte 19 yaşından beri kimliğini yenilemeyen, ile alakalı hiçbir kayıt bulunmayan hayalet profesör...
Genel mevzu ve karakterler ile alakalı malumat verdiğimize nazaran şimdi de bu mükemmel dizinin asıl vermek istediği mesajlara değinelim....

Dali maskesi ve kırmızı tulum: 
Soygun sırasında takılan dali maskelerinin anlamı... Dali, toplum ahlakına ve genel geçer adetlerine aykırı yaşamayı adet edinmiş dahi bir ressamdır. Hiçbir şekilde toplumdan gelen dayatmaları ve terbiye kurallarını kabul etmemiştir. Maskeler bu aykırılığı temsil ediyor. Ek olarak dali’nin kendi sanatında izlediği bakış açısı kullanılıyor dizide....

”siz vakaları seyrediyorsunuz sanıyorsunuz fakat her izlediğiniz şeyin derin bir anlamı ve iletiı var.”

Kırmızı tulumlar ise komünizme bir gönderme. Giyenler toplumcu yoldaşlar olarak savaşım ediyorlar.
Darphane ve polisler : 
Kapitalizmi temsil ediyor. Kapitalizmde para her şeyi belirler. Terbiyeı bile para belirler. Doğrusu birileri paraya saldırmış olduğunda o kişiler kötü ilan edilir. Bunun yanında profesör ise bilimsel görüş açısını sembolize ediyor. Sonuç olarak ilmi düşünmek ve hesap yapmak her türlü sorunu yeniyor fakat aşka yenik düşüyor...
Ciao bella şarkısı :
Bu şarkı sosyalizmin sembolüdür. 2. Dünya savaşı esnasında faşizme karşı cenkan italyan partizanları’nın marşı bella ciao, diziyle yine gündeme geldi. özellikle kızıl ordu korosu’nun çaldığını çağrıştıran bir düzenlemeye yer verdikleri için yapımcıları tebrik etmek lazım. Dizinin en tehlikeli sonuç sahneleri, bu parça ile daha da etkileyici hale gelmiş.


Editör

Karya oktem
Karyaoktem@gmail.Com

Hiç yorum yok

';